JAPONCA TERCÜME
Japonca’nın, cümlede kelimelerin diziliş kuralları (özne - nesne - yüklem) nedeniyle Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensup olduğu düşünülmektedir. Ancak bu konuda kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır. Aynı dil ailesinde yer almaları sebebiyle cümle yapısı ve dizilişi bakımından Türkçe’ye çok benzemektedir. Yaklaşık 130 milyon kişinin anadili olduğu tahmin edilen Japonca, dünyada anadil olarak en çok konuşulan diller arasında ilk 10’da yer almaktadır. Tarih sürecinde etkileşime geçtiği birçok dilden etkilenen Japonca’da en belirgin olarak Çince’nin etkisi gözlemlenmektedir. Bu dilde kelimeler hece sistemine dayalı olarak telaffuz edilmektedir. Kelimelerde eril dişil ayrımı net bir şekilde görülmektedir. Küçük bir ada toplumu olmalarına rağmen yerel konuşmalara çok sık rastlanmaktadır. Bu yerel konuşmalar doğuda ve batıda birbirlerinden büyük oranda farklılaştıkları için genel olarak Tohoku ve Kansai olmak üzere iki grupta incelenmektedir.
Japonca’da üç ayrı alfabe vardır. Bunlar Hiragana, Katakana ve Kanji olarak adlandırılırlar. Bu alfabelerin hepsi bir arada aynı metinde kullanılabilir. Kanji, Çin kökenli bir karakter sistemidir. 6. yüzyılda Japonya tarafından yazı dilinde kullanımı benimsenmiştir. Günlük kullanımda yaklaşık 2000 ile 3000 arasında Kanji bilmek gerekmektedir. Edebi, bilimsel, teknik konularda ve özel terminoloji gerektiren alanlarda çok daha fazla karakter kullanımı gerekmektedir. Kanji’nin Japonca’yı ifade etmekte yetersiz kalması nedeniyle her biri 46 harften oluşan Hiragana ve Katakana adı verilen yazı sistemleri de benimsenmek durumunda kalınmıştır. Hiragana için Kanji’nin basitleştirilmiş hali demek mümkündür. Genellikle Japonca eklerin ve bağlaçların yazımında kullanılmaktadır. Yabancı kökenli kelimeler için ise Katagana kullanılmaktadır. Bu alfabenin, günlük kullanımda kullanımı zor olan Kanjilerin yerine tercih edildiği de gözlemlenmektedir.
Japonya ile Türkiye arasında ilk diplomatik ilişki 1924 yılında kurulmuş ve hemen ardından 1925 yılında Japonya’da ilk Türk temsilciliği açılmıştır. Ancak iki millet arasındaki ilişkilerin geçmişi 1890 yılına kadar uzanmaktadır. Sultan İkinci Abdülhamit’in hediyelerini Japon İmparatoru Meiji’ye götüren Ertuğrul fırkateyninin geri dönerken batması ve yakınlardaki bir Japon köyünde yaşayanların denizcilerin kurtarılmasına yardım etmesi iki millet arasındaki dostluğun ilk adımı olmuştur. 1985 yılında Tahran’daki savaşta mahsur kalan Japon vatandaşların memleketlerine gitmeleri için yapılan yardım çağrılarına uçak göndererek yanıt veren Türkiye’nin bu yardımı ile de ilişkiler güçlenmiştir. 2013 yılından bu yana “Strajetik Ortaklık” kuran iki ülke arasındaki ilişkiler gün geçtikçe artmaktadır. 2003 yılı "Japonya'da Türkiye Yılı", 2010 yılı da “Türkiye’de Japon yılı” olarak kabul edilmiş ve kutlanmıştır. Ertuğrul fırkateyni faciasının anmak için facianın 125. yıl dönümü olan 2015 yılında her iki ülkede de çeşitli etkinlikler ve ziyaretler gerçekleştirilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin ardından en büyük üçüncü ekonomiye sahip olan Japonya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler yoğun olarak gıda, hammadde, kimyasal ve makine ithalat ve ihracatına dayanmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 200 Japon sermayeli firma bulunmaktadır. Birçok altyapı ve ulaşım faaliyetinde Japonya’nın sağladığı finansmanlar kullanılmaktadır.
İki ülke arasındaki ilişkiler bu diller arasında yoğun bir çeviri ihtiyacı doğurmaktadırr. Tomedes olarak Japonca-Türkçe ve Türkçe-Japonca çevirilerimizle hizmetinizdeyiz.